Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Genel Sekreteri Şenol Köksal, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen ) Genel Yüksek Öğretim ve Eğitim Sekreteri Sinan Muşlu, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Genel Mali Sekreteri Tayyar Özcan, Büro Emekçileri Sendikası (BES) Genel Mali Sekreteri İsmet Temel Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm Bel Sen) Genel TİS ve Hukuk Sekreteri Neval Arda İl gezileri kapsamında Düzce ve Akçakoca’ya geldi.
KESK il gezileri kapsamında Akçakoca’da bulunan KESK Genel Sekreteri Şenol Köksal ve Eğitim Sen Genel Yüksek Öğretim ve Eğitim Sekreteri Sinan Muşlu’nun da aralarında bulunduğu KESK heyeti ve Eğitim Sen ve SES Şube yöneticileri iş yerlerinde örgütlenme çalışması ve sonrasında genel üye toplantısı gerçekleştirdi.
Ziyaretleri ile ilgili açıklamalarda bulunan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu Genel Sekreteri Şenol Köksal, “ İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Ücret, Halktan yana bir kamu hizmeti, Temel gelir güvencesi, Güvenceli istihdam, güvenli gelecek, Demokratik, adil bir çalışma yaşamı, Gerçek bir toplu pazarlık” diyerek KESK taleplerini tek tek sıraladı.
“İNSANCA YAŞAMAYA YETECEK BİR ÜCRET İSTİYORUZ”
Toplu sözleşme sürecinde talep edilenler ve masada neler olduğuna dair paylaşımda bulunan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu Genel Sekreteri Şenol Köksal TİS çalışmasının başında bir tanımlama yaptıklarını ifade etti. Köksal; “Bu ülkede en geride bırakılan kamu emekçisidir. Ortalama bir memurun aldığı maaş artık asgari ücrete neredeyse denk gelen bir yerde. Bizim talebimiz ‘insanca yaşanan bir ücret’ idi. Buna ilişkin 6 bin 952 TL net ücretin üzerine diğer sosyal yardımlarla 10 bin 400 TL talebimizi bu yılki toplu sözleşmede 2022 yılı için istedik. Hesaplama yaparken hükümetin TÜİK marifetiyle yaptığı o enflasyon aldatmasının dışında gerçekleşen TÜFE-ÜFE’nin ortalamaları üzerinden bir değerlendirme ve geçmiş kayıplarımı ekleyerek yapmıştık. 13 Temmuzda ilan ettik, 26’sında Kamu-Sen ve Memur-Sen neredeyse Kesk’in açıklamış olduğu rakama tekabül eden toplu sözleşme metni ile TİS’e geldiler ‘Gelin biz beraber bu süreçte bu işi yapalım” dediler. Ancak TİS masasını işaret ederken kabul edilmeme kısmı ile açıkçası alanda beraber mücadele edelim güvencesi vermediler. Anladık ki bu yıl yine kamu emekçileri satılacak bizim taleplerimiz konusunda ısrarcı ve net duruşumuzu sergileyeceğiz.” ifadelerini kullandı.
“TEMEL GELİR GÜVENCESİ BİR OLGUDUR”
Temel gelir güvencesinin Dünya’da uygulanan bir sistem olduğuna belirten Köksal; “Ülkemizde geldiğimiz noktada bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı herhangi bir sosyal güvencesi, hiçbir geliri yoksa devletin ona bakmakla ilgili bir kanunun olması gerekiyor. Bu kendi haline bırakılacak bir konu değil. Biz bunu TİS masasına götürdük, talep ettik” dedi.
“GÜVENLİ BİR KOŞULUN SAĞLANMASI BİZİM TEMEL TALEBİMİZ”
Şenol Köksal, Güvenceli istihdam, güvenli gelecek talepleri, içeriği hakkında da paylaşım yaparak; “bu ülkede işine gelince 657 güvencesi var. Bizzat Cumhurbaşkanı son yerel seçimlerde kendisi söylemişti. Fakat öncesinde idari tasarrufunuzdur istediğinizi kamu hizmetine mahrum bırakabilirsiniz, İhraç edebilirsiniz, açığa alabilirsiniz gibi bir yaklaşım. Dolayısıyla istihdam da güvenli bir koşulun sağlanması bizim temel taleplerimizden bir tanesi oldu. Kendi adımıza KESK olarak o süreçleri yaşarken hiçbir kamu emekçisini o dediği ağaç kabuğuna muhtaç etmemek konusunda gerekli dayanışmayı hem hukuksal anlamda hem de maddi anlamda biz yerine getirmeye çalıştık. Bütçemiz el verdiğince” ifadelerini kullandı.
“ÜRETENDE BİZ YÖNETENDE BİZ OLACAĞIZ”
Demokratik bir çalışma yaşamı diye nitelendirdikleri “üretende biz yönetende biz olacağız” çağrılarını aktaran Köksal; “O çalışma yaşamında görevde yükselmeden tutunda çalışma ortamının nasıl şekilleneceğine ilişkin orada demokratik bir yapının olması artık zorunlu bir hale gelmiştir. Bir kişinin iki dudağının arasında olmamalıdır. Bizim vazgeçemeyeceğimiz kırmızıçizgimiz öteden beri söylediğimiz “Grevli Toplu Sözleşme’nin demokratik bir toplu sözleşmenin olması konusundaki talebimiz öteden beri devam etmektedir. Bu TİS talebinde de masada ifade ettiğimiz, bundan asla vazgeçmeyeceğimiz 4688’in artık bu ülkede bir karşılığının dün de yoktu bugünde yok yarında yok. Dolayısıyla çok geç kalınmıştır. Bir an önce 4688’le ilgili maddesinin “grevli toplu sözleşme” hükmüyle değiştirilmesi gerekiyor.” dedi.
“3600’Ü VERİYORUM DİYE SÜREKLİ OYALARLAR”
Açıklamasının devamında 3600 ek gösterge konusuna da değinen Şenol Köksal, “Bir 3600 aldatmacası var. Her dönem gelir. Yani 3600’ü veriyorum diye sürekli oyalar. 3600 gerçekliğini yaparken bir de ayrıştırır. Asker, polis, din adamı vs. bir takım sınıflara sokar. Bu işin gerçeği, aslında bugün değildir. 92 ve 2000’li yılların başlarında bir kararname ile bunlara ilişkin bir düzenleme başlamış ve yarım kalmıştır. Doğrusu, birin dördüne düşebilen üniversite mezunu her arkadaş 3600’ü hak etmiştir, almalıdır. Geç kalmıştır. KESK’in telaffuzu da böyle olmuştur. Ayrımsız birin dördüne düşen her üniversite mezunu arkadaşım 3600’ü almalıdır. Bugün masa başında çalışan üniversite mezunu olup ama yardımcı hizmetler kadrosunda olan arkadaşlarda o bir sayısı cetvelin içerisine ek gösterge ile cetvelin içerisine dâhil edilmelidir talebi bizden doğru gitmiştir. Bununla ilgili mücadelemiz süreklilik arz edecektir.
“1500 TL İLE GEÇİNEBİLECEĞİNE KANAAT GETİREN VAR”
“Sosyal güvenlik alanında devrim diye yaptığınız ve aslında bizim mezarda emeklilik diye tariflediğimiz olgu bugün dul ve yetim aylıklarında kendini göstermiştir” diyen Köksal; “İlk defa 2008 sonrası bir şekilde sigortalı olmuş bir yurttaşın vefatı halinde duluna yetimine, çoluğuna çocuğuna tamamına kaç kişi olmasına bakmaksızın 1500 TL aylık bağlanmaktadır. 1500 TL ile geçinebileceğine kanaat getiren bir devletin sosyal güvenlik sistemi vardır. Biz buna karşıyız. Eski sistemde, kamu alanda 5434 sayılı dediğimiz emekli sandığı kanunu ve SSK’da bir alt sınır uygulaması vardır. O alt sınır uygulaması en azından yaşana bilirliği biraz daha tarif eder. 2800’ler 3400’ler arasında bir 5434’ün emekli sandığı vardır kanunda. Bundan aşağı olamaz der. Diğeri de buna yakındır ama yeni kanun 2008 yılı sonrası kanunda, vereceğiniz aylık asgari ücretin %35’inden aşağı olamaz der. Oda 800 TL civarındadır. Bunu yakın zamanda 1500 TL’ye çıkartmışlardır. Biz buna karşıyız ve bununda en azından asgari ücretin üzerinde olması konusunda talebimiz var.” şeklinde konuştu.
“KADINLAR İÇİN 20 ERKEKLER İÇİN 25 HİZMET YILI YETERLİDİR”
Eski memurlar için de şunu söylüyoruz. Ek ödemeler emekli aylıklarına, dâhil edilsin. Emeklilik yaşı meselesi de bu ülkede bir şeydir. Bu YAŞ’a ilişkin ciddi eylemler oldu. Toplumsal muhalefet burada ortaklaştı ve haklılardı. İlk defa göreve başladıklarındaki hukuk onlara, ‘Kadınlar için 20 hizmet yılı yeterlidir, erkeklere 25 hizmet yılı yeterlidir’ diyordu. KESK bunun eskiye dönmesini istiyor. Âmâsız, fakatsız, koşulsuz” ifadelerini kullandı.
“İHRAÇ EDİLEN ARKADAŞLARIMIZIN DERHAL GÖREVİNE DÖNMELİ”
İstanbul sözleşmesinin iptalini eleştiren Köksal, KYK ile ihraç edilen kişilerin göreve dönmesi gerektiğine işaret ederek; “Bir sözleşme imzalıyorsun Dünya ile ve adına da ‘İstanbul’ diyorsun. ‘Ben bu hakların tarafıyım’ diyorsun. Arkasından da ‘İptal ediyorum’ diyorsun. Neye göre? Biz bunu sorguluyoruz. Dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesinin geri çekilmesi, buradaki maddelerin Türkiye’ye bir an önce gelmesini istiyoruz. KYK’larla hiçbir gerekçeye tabi tutulmaksızın, idarenin lütfuyla, iki dudağıyla ihraç edilen arkadaşlarımızın derhal görevine dönmesi konusunda talebimiz var” diye konuştu.
“İNSANCA, BİR MAAŞ İSTİYORUZ”
Konuşmasının sonunda toplu iş sözleşmesinde masaya yazılanların yüzde 10’u gerçekleşseydi devrim niteliğinde bir kazanım olacağını belirten Şenol Köksal; “TİS masasına giderken sözleşmelerde yazılanların yüzde 10’unu gerçekleştirselerdi, o arkadaşlar adına bir devrim olurdu. Talepleri vardı ama sadece masaya koydukları metinde. Sahada ve telaffuzda bunu yapmadılar. Talepleri 600 seyyanen zammı üzerine koyduğunuzda, işte 5 bin 800 liraya kadar varan bir şey vardı. Oradan feragat ettiler. Geldiğimiz noktada 5, 6, 7’lere mahkûm eden, memuru satan bir pozisyondalar. Biz bunları söylemek zorundayız. Her geçen yıl biz o biriken sorunlarımızla masaya giderken, klasörle gidiyoruz. Çünkü AKP geldiğinden bu yana kamu emekçisinin hep karşısına aldı. ‘Yatıyor, çalışmıyor, sen şu kadar maaş hak ediyorsun, sen bu kadar maaş hak ediyorsun.’ Valla biz insanca, bir maaş istiyoruz. Onlar gibi 5 maaş istemiyoruz. Görüyoruz ki AKP’nin bürokratları, 5 tane maaş alıyor ve pişkin pişkin de bunu kendilerine hak olarak görüyorlar.” açıklamasında bulundu.
“SENDİKALAR TOPLU SÖZLEŞME İÇİN VARDIR”
Çalışanların baskıyla karşı karşıya kalmaması gerektiğini dile getiren Köksal; “İnsanca yaşanabilir bir ücret talebimiz halen vardır. Halktan yana bir kamu hizmeti talebimiz süreklilik arz edecektir, gerçekleşinceye kadar. Güvenceli istihdam dediğimiz, ülkemizdeki çalışma hayatında hiçbir arkadaşımız, ister işçi olsun ister memur olsun. Çalışma hayatında baskıyla karşı karşıya kalmaması gerekiyor. Kendi hür iradesiyle çalışmalı. Ertesi gün kovulma iradesiyle karşı karşıya kalmamalı. Sendikalar toplu sözleşme için vardır. TİS için vardır. Dolayısıyla varlık nedenini unutmamalıdır. Toplu sözleşmeli sendika bizim vazgeçilmez, kırmızıçizgimizdir.” şeklinde konuştu.
.