ECEVİT’İN ‘ANLATA ANLATA BİTİREMEDİĞİ AKÇAKOCA’, SEMPOZYUMDA YENİDEN ANLATILDI

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Akçakoca’nın tarihsel birikimini, kültürel yapısını ve toplumsal değerlerini çok yönlü biçimde ele alan Akçakoca Sempozyumu, bu sabahki açılış konuşmaları ve ilk oturumlarla başladı. Açılışın ardından gün boyu farklı başlıklarda tematik paneller düzenlenirken, Fakıllı Salonu’nda gerçekleşen “Akçakoca’da Kültür ve Edebiyat” paneli katılımcılardan yoğun ilgi gördü.

Saat 14.00 ile 15.15 arasında düzenlenen panelin oturum başkanlığını Prof. Dr. Engin Yılmaz üstlendi. Panelde, Akçakoca’nın inanç yapılarından edebiyat kimliğine, marka değerinden sanatsal projelerine kadar uzanan geniş bir yelpazede sunumlar gerçekleştirildi.

Antropolog Alparslan Santur, “Akçakoca Yöresine Ait Bazı İnançların Antropolojik Çözümlemesi ve Güncel Durumu” başlıklı sunumunda, bölgedeki geleneksel inanç yapılarını günümüzle kıyaslayarak analiz etti. Emekli öğretmen Yılmaz Solak ise “Kentlerin Markalaşmasında Edebiyatın Rolü” başlıklı konuşmasında “Sınaplı ve Ağıt” örneği üzerinden, edebi mirasın kent kimliğine olan katkılarını değerlendirdi.

SMMM Yazar İbrahim Bilgin’in sunumu ise dikkat çeken bölümlerden biri oldu. Bilgin, Eski Başbakanlarımızdan Bülent Ecevit’in Ulus Gazetesi’nde başyazarlık yaptığı dönemde Akçakoca’ya yaptığı ziyareti ve bu ziyaretin ardından geçirdiği 4 günlük tatilin izlenimlerini kaleme aldığı yazı dizisini odağına aldı. Ecevit’in dört gün üst üste yayımlanan köşe yazılarında, o dönemin zorlu yaşam koşullarına rağmen Akçakoca’nın sıcak insan ilişkilerine ve yerel halkın misafirperverliğine vurgu yaptığını belirtti.

Bilgin, Ecevit’in kaldığı evde yağmurlu bir gecede çatılardan akan suya rağmen ev ortamının sıcaklığını ve halkın içtenliğini ön plana çıkardığını, tüm bu koşullar altında bile çok güzel anılarla ayrıldığını ifade etti. Ecevit’in yazılarında çizdiği bu samimi tabloyu hatırlatan Bilgin, “Akçakoca halkının o günkü misafirperverliği, insan sıcaklığı bugün dahi aynı şekilde devam ediyor” sözleriyle geçmişle bugün arasında kültürel bir köprü kurdu.

Öğretmen Mete Can ise “Çuhallı ve Ceneviz Kalesi Plajlarında Açık Hava Sineması” önerisiyle dikkat çekti. Can, bu tür sanatsal etkinliklerin Akçakoca’nın marka değerine büyük katkı sunacağını belirtti.

Panelin sonunda söz alan oturum başkanı Prof. Dr. Engin Yılmaz, Rıfat Ilgaz’ın Karadeniz kıyılarında geçen romanlarını Alfred Shütz’ün fenomenolojik sosyolojisi çerçevesinde değerlendirdi. Katılımcıların ilgiyle takip ettiği panel, Akçakoca’nın kültürel zenginliğine dair güçlü vurgularla sona erdi.

.