DOLAR 35,2546 0.04%
EURO 36,8323 0.3%
ALTIN 2.980,130,59
BIST 10.008,250,93%
BITCOIN 3363923-2,56%
Düzce
14°

KAPALI

02:00

İMSAK'A KALAN SÜRE

354 okunma

Sosyal Belediyeler Halkın Faydalanabildiği Mekanları İşletmeli

ABONE OL
21/09/2017 13:44
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Akçakoca Belediyesi tarafından Hürriyettepe’de yeni açılan mekâna ilçe seçmenlerinin büyük bir bölümü fiyatların pahalı olması nedeniyle giremez.

Piyasadaki benzer lüks mekanlarla adeta yarışacak derecede fiyatlara sahip olan bu yeni işletme, sosyal belediyecilik iddiasında bulunan bir belediye başkanının da sosyallik iddialarıyla çelişir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın henüz Başbakan iken sıklıkla dile getirdiği; 30 Mart 2014 mahalli seçimleri öncesinde Ak Partili tüm belediye başkan adaylarının seçim meydanlarında öne çıkardıkları şey, kazandıkları il ve ilçeleri sosyal belediyeciliğin gereklerine göre yöneteceklerine dair sözleriydi.

Cüneyt Yemenici de o günlerde vaatlerini anlattığı her bir ortamda, kendilerinin belediyecilik anlayışının 5 temel prensip üzerinde durduğunu, bunların arasında ‘sosyal belediyeciliğin’ yer aldığını söylüyordu.

Fakat gelin görün ki Belediyenin şirketi üzerinden Hürriyettepe Mehmet Gündüz Parkı içerisinde yer alan ”Abant kahvecisi” isimli belediye kafeteryasında bu sosyal belediyeciliğin izlerine rastlanılmamakta.

Sosyal belediyeler pahalılıkta değil indirimde yarışır

Sosyal belediyecilik, piyasada emsalleri bulunan lüks kafeteryaların bir taklidinin açılmasıyla oluşmaz. Aksine en güzel, en taze, en beğenilen ürünlerin en ekonomik şartlarda vatandaşların hizmetine sunulmasıyla sosyal belediye olunur.

Çayın 2,5 liradan, bir fincan kahvenin ortalama 8-9 liradan satıldığı belediye işletmesine dar gelirli gruplardan gelen olamayacağı gibi, bir parça tostu 12 liradan yemek için asgari ücretliler o kapıdan içeri girmez.

Sosyal belediyecilikte marka düşkünlüğü olmaz

Sosyal belediyecilik anlayışının temelinde halkın geniş kesimlerinin yararlanabileceği imkanları oluşturmak vardır. Belediye ‘kamusal fayda’ üretme yoluyla vatandaşın tamamına hizmet vermeyi tercih eder.

Abant kahvecisi ya da başka bir popüler piyasa markasına teslim olmak zorunda değildir belediyemiz… Marka firmaların dayattığı fiyat limitlerine tabi olduğunuz anda kendi sisteminizi oluşturma ve ”halkın bütçesine uygun” fiyatlar belirleme özgürlüğünüz elinizden alınmış olur.

Bu andan itibaren kar marjınızı düşük tutsanız dahi, fiyatlar vasatın çok üzerinde seyretmekle kalmaz, hem o markaya bağımlılığınız devam eder, hem de seçmenlerinizin ana gövdesini oluşturan düşük gelirli hane halkı, standartları yüksek tutulmuş mekânınızın kapısından içeri giremez.

Sosyal belediyecilikte işler Franchising ile yürümez

Franchising (isim hakkı kiralama) yöntemi kapitalizmin ortaya çıkardığı, serbest rekabet piyasasının ürünü bir satış tekniğidir. Burada ölçü, yüksek standart ve fiyatlarda sunulan hizmeti, her yerde aynı biçim ve konseptte tüketiciye sunabilmektir.

Bu tarz bir marka zincirinin parçası olmak sosyal belediyelere yakışmaz. Bu daha çok popüler ürün sunumu ve prestij fiyatlandırma yapan işletmelere müdavim olma ayrıcalığını yaşamak isteyen orta ve üst gelir grubundan bireylere yönelik bir psikolojik fiyatlandırma tekniğinden kaynaklanmıştır.

Oysa ki sosyal belediyeler tek tek bireylerin kendilerini ayrıcalıklı hissedecekleri işletmeler oluşturmak yerine, seçmen kitlelerinin ana gövdesini çekecek düşük fiyatlı ürün ve kaliteli hizmet vermeleriyle bu sistemin dışında yer alır. Belediyemizin franchising sistemine entegre olması, onu piyasadaki herhangi bir lüks kafeterya işletmecisine dönüştürmüş. Oysa olması gereken bunun tam tersi bir işletme politikasına sahip olunmasıydı.

Sosyal belediyecilikte yerellik (mahallîlik) ön planda olur

Abant kahvecisi isimli belediye kafeteryasında menüde yer alan ürünlerin dışında bir şey tercih etmeniz bir hayli zor. Dondurulmuş pasta çeşitleri, listede adı geçenle sınırlı kahve türleri, standart aperatifler vesaire…

Bunlar o markanın tüm şubelerinde verdiği standart ürünler. Kadıköy’de de Harran’da da aynı menüden isteyebilirsiniz.

Oysa sosyal belediyeler, yerel mutfak ürünlerinin tanıtımı ve satışlarının önünü açan bir eğilime sahip olmalıdırlar. Örneğin bir Karedeniz belediyesi kafetaryasında mıhlama, melengüççeği tatlısı, fındık çorbası ve Laz böreği benzeri ürünler özellikle öne çıkartılamıyorsa; ziyaretçilerin mahalli ürünlerden tatmaları, onları tanımaları sağlanmıyorsa sosyal belediyeciliği ayakta tutan taşıyıcı kolonlardan biri çökmüş demektir.

Yapılması gereken iki şey var 

Abant kahvecisi isimli belediye kafeteryasında oturanlar, mekanın güzel olduğunu, hizmetin kaliteli olduğunu vurgulayan sözler eşliğinde selfiler çektirerek sosyal medya hesaplarından paylaşıyorlar.

Doğrudur… hem ürünler güzel hem de verilen hizmet. Fakat aynı hizmeti Çınar’da ya da Kordon’da bulunan kaliteli mekanlardan da alabilirsiniz.

Oysa sosyal belediyeleri o lüks mekanlardan ayıran temellik özellik kaliteli ürün ve hizmeti nispeten çok daha ucuza vatandaşa sunabilmeleridir. Aksi taktirde ne belediye sıradan bir piyasa işletmesinden farklı algılanır, ne de o selfi çektiren grupların arasına dar gelirli gruplardan insanlar girebilir.

Bu noktada yapılması gerekenler:

1- Belediye piyasa ekonomisin gereklerine uyarak kapitalist işletmecilik mantığından vazgeçerek o işletmeyi müstecirlere ihale ederek kiralayacak. Böyle yaparak para kazanma temel mantığıyla iş yapan bir yönetim anlayışına son verecek.

2- Belediye o kafeteryayı tüm halk kesimlerinin faydalanabileceği bir sosyal mekan haline dönüştürecek şekilde kendisi işletecek. Yerel ürünlere ağırlık veren, hammadde tedariklerini yerel üreticilerden temin eden bir anlayışla hareket eden belediyemiz sosyal dayanışmaya aracılık edecek ve üreticiye fayda yaratma prensibine işlerlik kazandıracak.

Sosyal belediyeciliğin sözle değil uygulamayla hayat bulduğu bir işletmeyi Akçakoca halkına kazandırmış olan Belediye Başkanı Cüneyt Yemenici’ye de bu çabaların sonunda haklı bir gurur ve onore edici güzel sözlerin dışında çok daha fazlası kalacak.

 


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ