Akçakoca’da bulunan bir manav, müşterilerin yarı fiyatına satın almayı teklif ettiği geçkin meyve ve sebzeyi, yarı fiyatına satmak yerine çöpe atmayı tercih etti.
Salça yapım döneminde biraz ezik de olsa her türden domatesin kullanıldığı bu günlerde, bir ev kadınının satın aldığı domateslerin yanı sıra ezik olanları da yarı fiyatına satın almayı teklif etmesine rağmen, manavın bu teklifi reddedip ezik domatesleri çöpe atması tepki çekti.
Ekonomik sıkıntıların büyük olduğu, dar gelirli vatandaşlar için geçinmenin tam bir dert olduğu şu dönemde, ezik ya da diri görünümünü keybetmiş meyve ve sebzelerin bir manav tarafından değerlendirilmek yerine çöpe atılması, içinden geçilen zor dönemde fiyatları yukarıda tutmak için yapılan fırsatçılığını da gözler önüne seriyor.
Geçmiş yıllarda domates fiyatları düşmesin diye domateslerin denize döküldüğü, diğer sebzelerin halden ucuz fiyatlara satılmak yerine çöp konteynerlerine dökülmesi görüntüleri henüz hafızalardaki yerini korurken, Akçakoca’da buna benzer bir esnaf tavrının yaşanması utanılacak bir durumu ortaya çıkardı.
Dar gelirli vatandaşlara biraz daha ucuza satılmayan sebze – meyveler çöpe atılarak hem garip gureba, mutfağına girmesi gereken ürünlerden mahrum bırakılıyor, hem de ekonomiye dönüşmesi gereken bir artı değer doğrudan çöpe atılmış oluyor.
Krizi fırsata çevirmek isteyen bazı esnaflar için bu durum liberal ekonomik serbestisinde olağan esnaf davranışı olarak ileri sürülse de, yaşanan tablo göstermektedir ki, esnaflığın bu topraklardaki kadim ruhu olan ahilik anlayışı ve onun davranışlarının temelini oluşturan ‘ahlakilik’ boyutu gitmiş, onun yerini kapitalist doktrinlere teslim olmuş kriz fırsatçılığı almış.
.