Akçakoca’da son yıllarda inşaat sektöründe yaşanan canlılık, sadece hızla betonlaşan bir kente doğru gitmemize yol açmadı; binalar arasındaki ahenksizlik, düzensizlik, bir bütün estetikten de ne ölçüde uzaklaştığımızı gözler önüne serdi.
Esentepe bölgesine yapılan bir binanın, hemen yanıbaşındaki binalarla uyumsuz bir biçimde yola doğru taşıyor olduğunu görenler de bu çirkinliğe dikkat çekti.
Akçakoca’da yeni imar alanlarının oluşturulması, deniz kıyısında olan bir kent olması nedeniyle konut satışlarında yaşanan canlılık ve yüksek kar oranları rekabet ile birleşince düzensiz, çapraşık ve estetikten uzak bina sıraları gözleri de rahatsız etmeye başladı.
İşin bir garip tarafı da binalar arasında görüntü uyumu yaratma konusunda herhangi bir denetimin yapılıyor olmaması.
Batı ülkelerinde görülen kent estetiği, tamamıyla belediyelerin bu konulardaki hassasiyeti ve denetimlerin sıklığından kaynaklanıyorken, bizde ise belediye birimleri bu alanlarda neredeyse hiç müdahil değil.
Hâl böyle olunca, Karadeniz’in İncisi olarak addedilen Akçakoca’nın giderek Karadeniz’in Çirkini olmaya aday olduğunu söylemek de hiç abartı olmaz.