DOLAR 34,6113 -0.1%
EURO 36,6276 0.05%
ALTIN 2.936,18-0,01
BIST 9.640,080,00%
BITCOIN 3293562-1,32%
Düzce

KAPALI

06:29

İMSAK'A KALAN SÜRE

431 okunma

SANDALİZM; TABURE SAVAŞLARI

ABONE OL
21/05/2018 11:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bu yazımda Akçakoca’da siyasette verilen amansız tabure savaşlarından, bu mücadeleyi kazanmak için İnsanların kişiliklerinden ve karakterlerinden, yeri geldiğinde aynı yolda yürüdüğü dostundan, kardeşim dediği insanlardan nasıl vazgeçtiğini, adeta hırslarının kurbanı olarak nasıl kirli oyunlara bulaştığından bahsediyorum.

Bazı insanlar vardır ki toplumda kendilerine yer bulamamış, sosyal hayatları askıda duran, ikili ilişkileri zayıf, toplumsal alanda kendilerine yer edinememişlerdir. Kısacası asosyal kişiler olmuşlardır.

Bunlar kişisel egolarını tatmin edebilmek için bir sıfat, bir farklı kimlik ihtiyacı duyarlar.

”Toplumda herkes bizi tanıyor”, ”haberlerimiz çıkıyor” edasıyla diğer insanlardan kendilerini yüksek görme hakkını kendilerinde bulurlar.

Bu insanların hayallerini süsleyen şey ise mensubu oldukları siyasi partide kendileri gibi olanlar için ayrılmış 14 -15 demir sandalyeye oturabilmektir.

Bu sandalyeler için amansızca savaşmak zorundadırlar ve o demir sandalye onların hayat ile kurdukları tek bağlantı gibidir denilebilir.

İşte bu anlayış günümüzde SANDALİZM  tarikatının tohumları gibi siyasetin çorak topraklarına serpilmiştir.

Bu kişiler, ülkenin durumundan bihaberdirler. Siyaseten bir bilgi ve birikime, ideolojik donanıma sahip değillerdir.

Sandalyeyi kazanan zat, yüklü olduğu popülist siyaset anlayışıyla başlangıçta egosunu tatmin edebilecek kadar mücadele eder.

Sandalyesini kaybedeni zaten siyaset arenasında göremezsiniz. Oysa kaybetmeden önce Che Guevara gibi mücadele eder, sonrası malum… Bir sonraki tabure savaşlarına kadar gölgesini dahi göremezsiniz.

Ülkenin geleceğini belirleyen faktörlerin en önemlisi siyaset olmuşken bu tür insanlara siyasetin teslim edilmesi içler acısı bir durum halini almış vaziyette.

Siyaset eşitlik ve özgürlük ideallerine yanıp tutuşanların ellerindeki meşaledir. Kendi çıkarlarından çok toplumun, eş-dost ve akraba menfaatlerinden çok ülkenin menfaatlerini düşünenlerin yapması gereken bir iştir.

Gerçek idealistlerin, akil insanların, bilgili – kültürlü sağlam duruşlu kişilerin, kısaca Denizlerin, Mahirlerin, Yusufların, onların yolunda yürüyen gerçek vatanseverlerin, tam bağımsızlık ülküsüne sahip olanların işidir siyaset.

Böyle olmayanların değil sandalye savaşlarını bırakıp, yoksulun, ezilenin, Gazze’de vurulan çocukların haklarını savunmak, yanı başlarında gördükleri bir haksızlığa bile kısık sesle dur dediklerini bile duyamazsınız.

Mazlumun, hakkı yenenin sesi olmayandan, derdiyle dertlenmeyenden sadece siyasetçi değil hiç bir halt olmaz.

Siyasetçi daha güzel bir gelecek hayalini gerçekleştirmek, onun için savaşmak adına siyaset yapar. Bugün o inanca sahip olmayan sayısız siyasetçi için ise vazgeçilmez olan tek şey koltuk sevdasıdır.

Sandalizm denilen şey, işte bu düşkünlük sevdasından başka bir şey değildir.

 

 

 

 

 


HIZLI YORUM YAP

SON DAKİKA HABERLERİ