Bu seçim dönemine henüz girmeden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaptığı bir açıklama ile seçimlerde ses ve görüntü kirliliği yaşanmasının önüne geçileceğini söylemişti.
Geçmiş seçim dönemlerinde yaşadığımız o kahrolası bangır bangır müzik seslerinden de her yere gelişigüzel asılan aday afişlerinden de kurtulacaktık demek ki.
Cumhurbaşkanının açıklamasına diğer partilerden de destek geldi. En azından bu seçim günlerinde gözümüz ve gönlümüz kirlenmeyecekti diye sevinmiştik.
Fakat ne çare… Okan Yanmaz yine bildiğimiz gibi çıktı.
Önce alışkın olduğu uzun konvoylar oluşturarak kendince en sevdiği şeyi yaptı. Parasıyla caka yapanlara mahsus davranış olan uzun araç konvoyları oluşturarak gövde gösterisi yapma yoluna gitti.
Gerçi, konvoyu için tanıdık bildik herkesi şahsen ya da telefonla davet edip yardım isteyerek araç istedi ama yine de konvoyu geçen seçim dönemindekinden sönük geçti.
Ardından ses araçlarını devreye soktu. Çok sayıda aracı kiralayıp ses düzeneklerini kurdurdu ve sabahtan akşama kadar ‘’Okan Yanmaz’a bir oy, oy oy…’ şeklinde bağıran müzikleri mahalle aralarına soktu.
Mahallede yaşlılar mı var, uyuyan çocuklar olabilir mi? Acaba vatandaş bundan rahatsız olur mu diye düşünmek bir yana, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, tüm siyasi liderlerin kaçındıkları kötü bir şeyi özellikle gözümüze ve kulağımıza sokmaya çalıştı, çalışıyor.
Okan Yanmaz’ın bu kirliliğe son vermesini beklerken yeni hamlesi devasa afiş ve pankartlarla görüntü kirliliğine devam etmek yönünde oldu.
Akçakoca’nın bir ucundan diğer ucuna kadar başınızı kaldırıp binalara baktığınızda gözünüze ilişen dev afişler Okan Yanmaz’ın bildiği yoldan sapmayacağını, parasıyla güç gösterisi yaparak seçim kazanacağına yönelik yanılgısını devam ettireceğini gösteriyor.
Peki herkesin vazgeçtiği bu tür gösterilere Okan Yanmaz neden hâlâ tevessül ediyor.
Vatandaşın bu tür şeylere ilgi göstermediği, seçmenlerin bu tür paraya dayalı güç gösterilerinden nefret ettiğini Okan Yanmaz’a kimse söylemiyor mu?
En tepeden en aşağıya kadar tüm siyasetçilerin kirlilik oluşmasın, vatandaş rahatsız olmasın diye vazgeçtikleri bu yöntemin kendisine daha önceleri olduğu gibi seçim kazandırmayacağını neden göremiyor Yanmaz.
Mahallelerde kulakları tırmalayan ses araçlarından çıkan müzikle uykusundan korkarak uyanan bir bebeğin yakınının, bir hastanın, bir yaşlının olduğu hanenin kendisine oy vermek bir yana, görgüsüzlüğü nedeniyle oy veresi varsa da vermeyeceğini anlamayacak kadar izandan uzak olunabilir mi?
Hele o binalara asılan dev afişler… Kuzey Kore caddelerini anımsatan o görüntülerle insanlardan alınabilecek tek şeyin öfke olduğunu göremeyene siyasetçi denebilir mi?
Ne yani, diğer adayların parası yok ben onlardan daha zenginim mi demek isteniyor.
En büyük benim, en güçlü benim, kendi dışımdakileri ezer geçerim mi demek isteniyor.
Eğer öyleyse büyük ve kahredici bir yanılgı içinde olunduğunun bilinmesini tavsiye ederim.
Zira, Akçakoca’da siyaseten büyük olmak insanların küçük yüreklerine dokunmakla mümkündür.
Akçakocalıların kalbine her girmeye çalıştığınızda ne kadar küçülebilmeyi başarırsanız o denli büyürsünüz.
Büyük bütçeler, dev afişler, kulak tırmalayan müziklerle ancak egonuzu şişirir durursunuz. Oysa egolarınız ne kadar şişerse vatandaşın gönül kapısından içeriye girmek o denli zorlaşır, bunu da bilmelisiniz.
Ne demişti Einstein: Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek ahmaklıktır.
News
