24 Aralık 2025 Çarşamba
Düzce siyasetinde son günlerde yaşanan ve bir selamlaşma üzerinden büyütülmeye çalışılan tartışmalar, siyasetin özü olan nezaket ile rekabet kavramlarını yeniden gündeme taşıdı.

AK Parti Düzce İl Başkanı Hasan Şengüloğlu, kamuoyuna yaptığı açık ve net açıklamayla hem yaşanan süreci tüm yönleriyle ortaya koydu hem de siyaset kültürüne yakışan duruşun altını çizdi.
Şengüloğlu’nun ifadesiyle; Düzce’ye gelen bir misafire söylenen “hoş geldiniz” hitabının çarpıtılarak farklı anlamlar yüklenmesi, iyi niyetli bir selamlaşmanın maksatlı bir gündem malzemesine dönüştürülmesinden başka bir şey değil.
Oysa diğer yerlerde olduğu gibi, Düzce’de de yıllardır bilinen ve uygulanan bir siyasi gelenek vardır:
Kongreye davet edilen siyasi partiler, nezaket gereği davete icabet eder; bu bir yakınlaşma değil, demokratik olgunluğun gereğidir.
Nitekim AK Parti kongrelerine daha önce farklı siyasi partilerin temsilcileri katılmış, karşılıklı davetler nezaket çerçevesinde yerine getirilmiştir. Bu kapsamda diğer parti İl Başkanı ve yöneticilerinin de AK Parti Düzce İl Kongresi’ne katıldığı, ardından AK Parti heyetini kendi kongrelerine davet ettikleri kamuoyunun malumudur.
Bu davet üzerine; Hasan Şengüloğlu, AK Parti Düzce Merkez İlçe Başkanı ve Gençlik Kolları Başkanı ile birlikte “hayırlı olsun” dileklerini iletmek üzere kongre alanına gitmiştir. Tam bu esnada Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu’nun salona girişine denk gelinmiş, bir Düzceli refleksiyle “hoş geldiniz” denilmiş ve alandan ayrılınmıştır.
Burada altı çizilmesi gereken nokta son derece açıktır:
Bu durum bir karşılama töreni değil, tamamen tevafuki bir karşılaşma ve insani bir selamlaşmadır.
Ancak bazı çevreler, bu doğal tabloyu bilerek ve isteyerek farklı bir algıya dönüştürme çabasına girmiş; siyasetin doğasında olan nezaketi yok sayarak, polemik üretmeyi tercih etmiştir. Oysa bu eleştirileri dile getirenlerin, geçmişte ev sahibi olarak davet edildiklerinde diğer partilerin kongrelerine de gidildiğini görmezden gelmeleri, eleştirinin samimiyetini sorgulatmaktadır.
Siyasi rekabet elbette olacaktır. Ancak rekabet; nezaketle, saygıyla ve demokratik olgunlukla yapıldığında anlamlıdır. Bir selamı büyütüp kriz üretmek, siyasetin seviyesini yükseltmez; aksine düşürür.
Bu nedenle, Şengüloğlu’nu hedef alan bu eleştiriler, kamuoyunda “nezaketten nasibini almamış yaklaşımlar” olarak değerlendirilmektedir.
Düzce’nin siyaset geleneği; gerilim değil sağduyu, polemik değil karşılıklı saygı üretmiştir. Bugün de ihtiyaç duyulan tam olarak budur.
Siyasi aktörlerin birbirini selamlayabilmesi, aynı şehirde yaşayan insanların yüz yüze bakabilmesinin en doğal göstergesidir. Bunu tartışma konusu haline getirmek, ne siyasete ne de Düzce’ye bir katkı sunar.
Sonuç olarak; Hasan Şengüloğlu’nun duruşu, Düzce siyasetinde nezaketin ve olgunluğun hâlâ güçlü bir karşılığı olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Rekabet sandıkta olur, nezaket ise her yerde. Düzce’ye yakışan da tam olarak budur.
.