”Zam haberi almadığımız bir gün bile yok. Zamlarla yatıp zamlarla kalkıyoruz.
Ocak ayında maaşımıza yapılan zam enflasyon karşısında hızla eridi. Dolmuşa, otobüse, doğalgaza, elektriğe akaryakıta, geçmediğimiz otoyol ve köprü ücretlerine, vergi ve harçlara, temel gıda maddelerine ödediğimiz paralar cebimizi yakıyor. İnsanlar kuyruklarda saatlerce bekleyerek üç kuruş tasarruf etmeye çalışıyor. Kiralar can yakıyor. İşsizliğin arttığı, yoksulluğun derinleştiği, çalışanların ve emeklilerin karın tokluğuna hayatta kalma mücadelesi verdiği bir süreçten geçiyoruz.
Kamu emekçilerinin %59’u yoksulluk sınırının altında %83’ü ise borçlu yaşamak zorunda bırakılıyor.
Eğitim alanında çalışanlara yönelik angarya işler, mobbing, mesleğin ve öğretmenin itibarsızlaştırılması her geçen gün artmakta. Öğretmenlik Meslek Kanunu öğretmenleri, hiyerarşik kategorilere bölerek, mesleki dayanışmayı ortadan kaldırarak, veli ve öğrencilerin gözünde mesleki saygınlığı yerle bir etmektedir. Öğretmenlik mesleğinin tasfiye edildiği kanunu kabul etmiyoruz.. Eğitim piyasa mekanizmasının bir parçası olarak görülemez. Eğitimin alınıp satılan bir meta haline dönüştürülmesi, eğitim hakkını engellemekte eşitsizliği derinleştirmektedir.
Eğitim alanında çoğu zaman harcadığı emek görmezden gelinen, hatta yok sayılan idari, teknik personel , yardımcı hizmetli ve 4/B’li çalışanların sorunları devam etmektedir.
Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi (MTAL) bünyesinde Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) açılarak çocuk işçiliği teşvik edilmekte, çocuk işçiliği yaygınlaştırılmaktadır.
Kuralsız güvencesiz çalıştırma iş cinayetleri, kadın cinayetleri, baskılar ve her türlü haksızlık hukuksuzluk halkı canından bezdirdi. Hükümetin ve yandaş medyanın halkla alay edercesine yaptığı açıklamalar insanların sabrını zorluyor.
Tarımda ve sanayide dışa bağımlılık ülke tarihinde olmadığı kadar derinleşti.
Hastanelerde sıra bulmak artık mucizeye dönüştü.
Emekçilerin artık bu şartlarda daha fazla dayanacak gücü kalmadı. Bu nedenle de son dönemde hemen her sektörde işçi eylemleri, grevler direnişler görüyoruz. İktidar halka açlık, işsizlik, eğitimsizlik, sağlıksızlık ve ölüm dışında bir gelecek sunmuyor.
GEÇİNEMİYORUZ İNSANCA YAŞAYACAK ÜCRET İSTİYORUZ!
Eğitim Sen olarak diyoruz ki;
Toplu İş Sözleşmesi yenilensin. Ücretler insanca yaşayacak bir düzeye getirilsin.
Enflasyon farkları maaşlarımıza altı aylık değil aylık olarak yansıtılmalıdır.
Temel Tüketim maddelerine gelen zamlar durdurulsun ve geri çekilsin.
Ekonomik krizin sorumlusu biz değiliz, bedelini biz ödemeyelim.
Sözleşmeli ve ücretli istihdam uygulamalarına son verilmeli, kadrolu ve güvenceli çalışma biçimi esas alınmalıdır.
Haklarımızı ve taleplerimizi içermeyen Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal edilmelidir.
Herkese eşit, parasız, bilimsel, laik kamusal eğitim istiyoruz.
Eğitim ve Bilim emekçilerini; mesleğine ve haklarına yönelik saldırılara, ekonomik krizin faturasının sırtımıza yıkılmasına karşı 1 MAYIS’ta sesini yükseltmeye, haklarına ve geleceğine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Yaşadığımız tüm olumsuzluklara, işimize ekmeğimize ve geleceğimize yönelik ağır tehdit ve saldırılara karşı, tüm eğitim ve bilim emekçilerini Eğitim Sen çatısı altında birleşmeye ve birlikte mücadeleye davet ediyoruz.
News