Düzce ve çevresinde ‘gerçek siyasetçi kimdir’ sorulu bir anket çalışması yapılsa, hiç şüphe yok ki en çok oyu alacak isimlerin başında İbrahim Bilgin gelir. Topluma fayda üretmek için politika yapmaya adanmış bir ömürdür zira onun hikayesi.
İbrahim Bilgin’in ‘dava’ anlayışı, siyasetin iktisadi menfaatlere payanda edildiği cilalanmış vahşi kapitalizm koşullarında, ranta ve avantacılığa geçit vermez bir bariyerdir adeta.
Onun, yarım asırlık siyasi geçmişine kaynaklık eden Milli Görüş hareketinin prensiplerine sadakatle olan bağlılığını bilmeyen yoktur. Bu prensipler, onların saygın bir taşıyıcısı olarak hem kendisini alışıldık siyasetçi profilinin çok uzağına konumlandırmış, hem de insana dair her yeni kazanımını maneviyatının hassas terazisinde tartarak güne başlama alışkanlığına sahip olan bu bilge insanı bir rol model seviyesine çıkartmıştır.
Maddeci dünyanın kutsayıp – yüceltip şırınga ettiği popüler kültür ürünleri ile materyalizmin tek tipçi üretim bandından çıkmış değerler manzumeleri, pas tutan bir zincir gibi her gün bir başka halkasından kopmaya teşne iken, bu değersizlik dünyasını yeniden ve yeniden üreten çarklara karşı savaş veren İbrahim Bilgin’in mücadelesini anlamak için kendisine daha dikkatli gözlerle bakmak gerek.
İbrahim Bilgin, Ak Parti saflarında uzun dönemdir siyaset yapıyor. İGM başkan yardımcılığı ve yöneticiliğiyle geçen 2 uzun dönem ve ilçe belediyesini CHP’den Ak Parti’ye kazandıran bir başkanlık dönemi, aktif siyasetin içinde yer aldığı, ter döktüğü dönemler.
Partisinin yetkili organlarında hizmet verdiği yılların dışında ise belki organik bir ilişki kurmuyor fakat bir gözlemci, bir yol gösterici, bir uyarıcı olarak partisine ışık tutmaya devam ediyor.
İyi bir toplum gözlemcisinin; kitaplar yazan, gazeteler çıkartan bir aydının bakış açısına sahip olmak her babayiğidin harcı olmadığından, amir-memur hiyerarşisiyle siyaset yapılan bir dönemde Bilgin, entelektüel bakış açısıyla partisine fikirleriyle katkı veriyor.
Meslek Odası seçimlerinde de kapısı çalınan İbrahim Bilgin, STK temsilciliği talebini geri çevirmeyip usta öğretici bir ağabey olarak Düzce Mali Müşavirler Odası’nda başarılı bir yöneticilik yapıyor.
Araştıran, yazan, partisinin fikirlerini ve sadakatle bağlı olduğu davasının ideallerini her platformda anlatmaya çabalayan İbrahim Bilgin’in akademik dünyada yer almaması sizce de bir eksiklik olmaz mıydı?..
Nitekim üniversiteden kendisine bu yönlü bir talep gelince, öğrencilerin ‘Bilgin hocası’ olarak yüksek tahsil talebelerine yakın dönem tarih dersleri vermeye başlıyor.
Bugünlerde İbrahim Bilgin’in yeni bir serüvene kapı araladığına tanık oluyoruz. 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı ve 28. dönem milletvekili seçimlerinde partisinden milletvekili olmak için aday adaylık başvurunda bulunan Bilgin, Ak Parti teşkilatlarının programları kapsamında köylerdeki çalışmalarda yer almaya başladı bile.
İbrahim Bilgin’le birlikte köy ziyaretlerinde yer alan bir partili arkadaşı, onun olduğu yerde enerjinin oldukça yüksek olduğunu söylerken, onun siyasi donanımı ve entelektüel birikimi ile iyi hitabet ustalığının seçmenler üzerinde bıraktığı tesirden herkesin etkilendiğine özellikle dikkat çekmişti.
İbrahim Bilgin’in bu süreçte bir vekil adayı olarak partisine katacağı zenginlik kadar, vekil olduktan sonra Düzce ve ilçelerine de çok şey katacağına şüphe yok. Çünkü Düzce ve Akçakoca seçmenleri sadece düz bir siyasetçiyle yol yürüyor olmayacaklar; bir parmağında gazetecilik ve yazarlık, bir parmağında üniversite hocalığı, bir parmağında STK yöneticiliği ve diğer parmaklarında Ak Parti saflarında başarılarla dolu İGM üst düzey yöneticilikleri ve zaferle taçlandırılmış bir ilçe başkanlığı olan adamla yeniden buluşacak, ona yoldaşlık yapıyor olacaklar.
Bu yeniden buluşma durumu oldukça değerli bir vuslata adreslik edecek inancındayım. Bu denli tecrübenin ışığında ununu eleyip eleğini asmak yerine dava ve partisi için kolları yeniden sıvayıp seçim yollarına düşen bir adamın özgüvenine hepimizin saygılı olması gerekmez mi!.
Bilgin hocanın milletvekili olmak istemesi, onun gibi aydın bir mütedeyyinin şaşaalı bir yaşam özleminden çok daha farklı bir derdinin olduğuna delalettir. Onun hakikat dünyasından edindiği tasavvurun kamunun gündelik yaşamına ne denli müspet tesir edeceği ise vekilliğiyle birlikte daha net görülecektir. ‘Oy’un Büyük’ kitabının yazarının en verimli olduğu dönemde halkına siyasetle hizmet etmesine olanak sağlanması, en keyif verici kitabın halkla birlikte yazılmaya başlandığını gösterecektir.
.
News
