Tüm Türkiye’de yapılan ‘OHAL değil demokrasi istiyor’ mitingi Anıt Park Meydanı’nda gerçekleştirildi. Aynı saatte iki program düzenlenmesine Cumhuriyet Halk Partisi Düzce il Başkanı Zekeriya Tozan tepki gösterdi.
Cumhuriyet Halk Partisi tarafından 81 ilde yapılan ‘OHAL değil demokrasi istiyoruz’ konu başlıklı oturma eylemi yoğun katılımla Anıt Park’ta yapıldı.
Eyleme CHP İl Başkanı Zekeriya Tozan, partililer ile bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.
“Biz valiliğe bildirmiştik”
Oturma eyleminde açıklamalarda bulunan Cumhuriyet Halk Partisi Düzce İl Başkanı Zekeriya Tozan, valilik tarafından aynı saate iki program koyulmasına tepki gösterdi. Tozan yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Turizm haftası programlarıyla bizim mitingimiz nedense aynı saatte yapıldı. Bu nedenle biz diğer programın bitmesini beklemek zorunda kaldık. Oysaki günler öncesinde saat on ikide miting yapacağımızı valiliğe bildirmiştik. Ama yine de aynı saate iki program koydular. Biz bu nedenle demokrasi istiyoruz. Bizim mitingimizin amacı budur.”
“OHAL, tiyatro oyunlarını yasaklamaktır”
Yaptıkları eyleme ilişkin bilgilendirmede bulunan Tozan şu ifadelerde bulundu:
“Ülkemizi tek adam rejimine dönüştürme amacıyla hazırlanan ve tarihe mühürsüz seçim olarak geçen 16 Nisan referandumunun üzerinden tam 1 yıl geçti. 15 Temmuz’daki FETÖ darbe girişiminin ardından 20 Temmuz’da ilan edilen OHAL altında gidilen referandum, meşruiyeti olmayan bir rejim değişikliğini ülkemize dayatmıştır. Sivil darbe ortamında, ‘Evet’ demenin devletin tüm kurumlarıyla desteklendiği, ‘Hayır’ demenin ise adeta yasaklandığı bir dönem yaşanmıştır. OHAL, 10 Ekim’de katledilen çocuklarını anmak isteyen anne ve babalara sıkılan biber gazıdır. Ekmeğinin peşindeki tütün üreticisine vurulan coptur. Ahmet Şık başta olmak üzere hayatını FETÖ ile mücadeleye adamış gazetecileri zindanlara atmaktır. İşçi grevlerini ertelemek, grev çadırlarına müdahale etmektir. İşlerini geri almak için ölümü göze alarak bedenini açlığa yatıran Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın ölüm tehlikesini görmeyen hükümet inadıdır. Dünyaca ünlü kimi bilim insanlarını FETÖ yalanıyla üniversitelerden atmaktır. Tiyatro oyunlarını yasaklamaktır. Muhaliflerini “terörist” olarak tanımlayabilme cüretidir. Ankara Kızılay’da İnsan Hakları Anıtı’nı gözaltına almaktır. Madende oğlu dört yıldır yatan anaya; artık yürüyemezsin, yasak artık demektir. On binlerce taşeron işçiyi haksız bir şekilde kadro dışı bırakmaktır.